Quattro kasabasının biricik plajında kendi hallerinde ilerleyen tekamül yolcularının dikkatini olağanüstü bir manzara çekmişti. Üstad Seri, çırağı Muana'yı uyardı.
'Hemen şu çalılıkların ardına saklanmalıyız. Bu gördüklerim eğer tahmin ettiğim şeyse büyük bir olaya tanık etmek üzereyiz evladım.' dedi.
Tedirgin olan çırağı sorgulamadan onun peşinden çalılıkların ardına saklandı. Merak gözlerinden sonunda dilinede bulaşmıştı.
'Üstat neler oluyor? Ben birşey göremiyorum.' dedi.
'İyi bakamıyorsun. Kafan başka yerde. Üçüncü gözünden denizi izle evladım. Orada büyük bir şey olmak üzere.' dedi.
Muana derin bir nefes aldı ve yavaşça verdi. Ardından gözlerini denize dikti ve tüm dikkatini üçüncü gözüne odakladı. Artık neler olup bittiğini görüyordu.
Büyücü tüm dikkatini odak noktasında topluyordu. Yarattığı tulpaların şekillerini çizdiği biçimde hayal ediyordu. Fakat önemli olan şekilleri değildi. İşlevleriydi. O da asıl odağını şekilden ziyade zihin matrikslerine veriyordu. Amaçları belliydi tulpaların. Tutunduğu varlıktan beslenecek ve kendi yemeğini yedikten sonra enerji fazlasını büyücüye taşıyacaktı. Ayrıca hepsi birer savaşçı ve koruyucu misyonu ile dolduruluyordu. Böylece büyücünün ihtiyacı olduğunda onun için savaşacaklardı.
' VAMPİR ASKERLER YARATIYOR!!!' dedi şaşkın bir ses tonuyla.
Üstat sertçe çırağının kafasına vurdu.
'Çeneni kapalı tut. Bu olaya tanık olduğumuzun farkına varırsa, bizi asla yaşatmaz.' dedi.
Muana korkuyla sessizleşti. Karşısında olan bitenlere karşı duygularına hakim olamadığı için kendisine kızmıştı. Fakat şansına büyücü onları duymamıştı. Onun gündemi daha farklıydı.
'Doğum için hazırım Kantrax. Bana gel ve beni eril enerjinle doldur aşkım.'
Büyücünün çağrısı ile beyaz bir ışık topu belirdi ve insan formunu aldı. Form kaslı bir erkek şeklini aldı ve kadını sırtından kavrayarak sarıldı.
'Seni seviyorum Jibaba'm' dedi.
Ardından adamın cinsel merkezinden kadının rahmine enerji akışı başladı.
'Doğun evlatlarım. Doğun benim kaderdaşlarım. Büyük bir amaca hizmet edeceksiniz. Sizler tarihin akışını yeniden belirlemem için bana destek olacaksınız. Birlikte zamanı yeniden yönetir olacağız. Artık engelimiz kalmayacak. Doğun oğullarım. Doğun ki düşmanlarım titresin.'
Büyücü orgazm oluyormuş gibi bir havada doğum yapıyordu. Denizin içinde kalan vajinal bölgesinden siyah dumanlar denize yayılıyordu. Yayılan bu dumanlar belli aralıklarla sıraya giriyorlardı. Arından hepsinin formu belirleniyordu. İki elleri olan bu yaratıkların dikenli kanatları vardı. Tazı dişlerini andıran vampir dişleri oldukça korkunç görünüyordu. Tek göze sahiplerdi ve kıllılardı. Simsiyah kılla kaplı vücütları ile denizin üstüne doğru çıkmışlardı. Sayıları yüzden fazlaydı.
Üstat çırağının kolunu tuttu ve kendine çekti.
'Buradan gidiyoruz Muana. Burası artık durulamayacak kadar tehlikeli bir hale geldi.' dedi.
İkili olağan sessizliklerinde bölgeyi terk etmeye koyuldular. Çalılıkların arkasından kasabanın iç kısımlarına doğru koşuyorlardı. Muana'nın gözleri koşarken bile arkasındaki orduda kalmıştı. Görünmemek için büyük çaba sarfetselerde büyücünün sevgilisinin gözleri çırağın koşan bedeniyle çoktan buluşmuştu.
...
Bir fetüs hikayesi planım vardı bundan yıllar öncesine dayanan. Fakat bu hikayeye nasıl bir giriş yapacağım konusunda zihnime düşen fikirler oldukça zayıftı. Geçen günlerde bir büyücünün doğum yapması ile ilgili bir fikir zihnime düşünce bunu hemen fetüs hikaye fikrim ile birleştirdim. Bakalım neler getirecek bu seri hikayeme.
Bu aşamadan sonra Kantrax'ın takıntılı benliğinin çırak Muana'yı nasılda zorlu bir yola soktuğunu anlatacağım. Daha sonra ise hikaye fetüs bebeğe doğru ilerleyecek...
'Hemen şu çalılıkların ardına saklanmalıyız. Bu gördüklerim eğer tahmin ettiğim şeyse büyük bir olaya tanık etmek üzereyiz evladım.' dedi.
Tedirgin olan çırağı sorgulamadan onun peşinden çalılıkların ardına saklandı. Merak gözlerinden sonunda dilinede bulaşmıştı.
'Üstat neler oluyor? Ben birşey göremiyorum.' dedi.
'İyi bakamıyorsun. Kafan başka yerde. Üçüncü gözünden denizi izle evladım. Orada büyük bir şey olmak üzere.' dedi.
Muana derin bir nefes aldı ve yavaşça verdi. Ardından gözlerini denize dikti ve tüm dikkatini üçüncü gözüne odakladı. Artık neler olup bittiğini görüyordu.
Büyücü tüm dikkatini odak noktasında topluyordu. Yarattığı tulpaların şekillerini çizdiği biçimde hayal ediyordu. Fakat önemli olan şekilleri değildi. İşlevleriydi. O da asıl odağını şekilden ziyade zihin matrikslerine veriyordu. Amaçları belliydi tulpaların. Tutunduğu varlıktan beslenecek ve kendi yemeğini yedikten sonra enerji fazlasını büyücüye taşıyacaktı. Ayrıca hepsi birer savaşçı ve koruyucu misyonu ile dolduruluyordu. Böylece büyücünün ihtiyacı olduğunda onun için savaşacaklardı.
' VAMPİR ASKERLER YARATIYOR!!!' dedi şaşkın bir ses tonuyla.
Üstat sertçe çırağının kafasına vurdu.
'Çeneni kapalı tut. Bu olaya tanık olduğumuzun farkına varırsa, bizi asla yaşatmaz.' dedi.
Muana korkuyla sessizleşti. Karşısında olan bitenlere karşı duygularına hakim olamadığı için kendisine kızmıştı. Fakat şansına büyücü onları duymamıştı. Onun gündemi daha farklıydı.
'Doğum için hazırım Kantrax. Bana gel ve beni eril enerjinle doldur aşkım.'
Büyücünün çağrısı ile beyaz bir ışık topu belirdi ve insan formunu aldı. Form kaslı bir erkek şeklini aldı ve kadını sırtından kavrayarak sarıldı.
'Seni seviyorum Jibaba'm' dedi.
Ardından adamın cinsel merkezinden kadının rahmine enerji akışı başladı.
'Doğun evlatlarım. Doğun benim kaderdaşlarım. Büyük bir amaca hizmet edeceksiniz. Sizler tarihin akışını yeniden belirlemem için bana destek olacaksınız. Birlikte zamanı yeniden yönetir olacağız. Artık engelimiz kalmayacak. Doğun oğullarım. Doğun ki düşmanlarım titresin.'
Büyücü orgazm oluyormuş gibi bir havada doğum yapıyordu. Denizin içinde kalan vajinal bölgesinden siyah dumanlar denize yayılıyordu. Yayılan bu dumanlar belli aralıklarla sıraya giriyorlardı. Arından hepsinin formu belirleniyordu. İki elleri olan bu yaratıkların dikenli kanatları vardı. Tazı dişlerini andıran vampir dişleri oldukça korkunç görünüyordu. Tek göze sahiplerdi ve kıllılardı. Simsiyah kılla kaplı vücütları ile denizin üstüne doğru çıkmışlardı. Sayıları yüzden fazlaydı.
Üstat çırağının kolunu tuttu ve kendine çekti.
'Buradan gidiyoruz Muana. Burası artık durulamayacak kadar tehlikeli bir hale geldi.' dedi.
İkili olağan sessizliklerinde bölgeyi terk etmeye koyuldular. Çalılıkların arkasından kasabanın iç kısımlarına doğru koşuyorlardı. Muana'nın gözleri koşarken bile arkasındaki orduda kalmıştı. Görünmemek için büyük çaba sarfetselerde büyücünün sevgilisinin gözleri çırağın koşan bedeniyle çoktan buluşmuştu.
...
Bir fetüs hikayesi planım vardı bundan yıllar öncesine dayanan. Fakat bu hikayeye nasıl bir giriş yapacağım konusunda zihnime düşen fikirler oldukça zayıftı. Geçen günlerde bir büyücünün doğum yapması ile ilgili bir fikir zihnime düşünce bunu hemen fetüs hikaye fikrim ile birleştirdim. Bakalım neler getirecek bu seri hikayeme.
Bu aşamadan sonra Kantrax'ın takıntılı benliğinin çırak Muana'yı nasılda zorlu bir yola soktuğunu anlatacağım. Daha sonra ise hikaye fetüs bebeğe doğru ilerleyecek...
Yorumlar
Yorum Gönder