Ana içeriğe atla

#11 Muana'nın Şarkısı B1

Quattro kasabasının biricik plajında kendi hallerinde ilerleyen tekamül yolcularının dikkatini olağanüstü bir manzara çekmişti. Üstad Seri, çırağı Muana'yı uyardı.

'Hemen şu çalılıkların ardına saklanmalıyız. Bu gördüklerim eğer tahmin ettiğim şeyse büyük bir olaya tanık etmek üzereyiz evladım.' dedi.

Tedirgin olan çırağı sorgulamadan onun peşinden çalılıkların ardına saklandı. Merak gözlerinden sonunda dilinede bulaşmıştı.

'Üstat neler oluyor? Ben birşey göremiyorum.' dedi.

'İyi bakamıyorsun. Kafan başka yerde. Üçüncü gözünden denizi izle evladım. Orada büyük bir şey olmak üzere.' dedi.

Muana derin bir nefes aldı ve yavaşça verdi. Ardından gözlerini denize dikti ve tüm dikkatini üçüncü gözüne odakladı. Artık neler olup bittiğini görüyordu.

 Büyücü tüm dikkatini odak noktasında topluyordu. Yarattığı tulpaların şekillerini çizdiği biçimde hayal ediyordu. Fakat önemli olan şekilleri değildi. İşlevleriydi. O da asıl odağını şekilden ziyade zihin matrikslerine veriyordu. Amaçları belliydi tulpaların. Tutunduğu varlıktan beslenecek ve kendi yemeğini yedikten sonra enerji fazlasını büyücüye taşıyacaktı. Ayrıca hepsi birer savaşçı ve koruyucu misyonu ile dolduruluyordu. Böylece büyücünün ihtiyacı olduğunda onun için savaşacaklardı.

' VAMPİR ASKERLER YARATIYOR!!!' dedi şaşkın bir ses tonuyla.

Üstat sertçe çırağının kafasına vurdu.

'Çeneni kapalı tut. Bu olaya tanık olduğumuzun farkına varırsa, bizi asla yaşatmaz.' dedi.

Muana korkuyla sessizleşti. Karşısında olan bitenlere karşı duygularına hakim olamadığı için kendisine kızmıştı. Fakat şansına büyücü onları duymamıştı. Onun gündemi daha farklıydı.

'Doğum için hazırım Kantrax. Bana gel ve beni eril enerjinle doldur aşkım.'

Büyücünün çağrısı ile beyaz bir ışık topu belirdi ve insan formunu aldı. Form kaslı bir erkek şeklini aldı ve kadını sırtından kavrayarak sarıldı.

'Seni seviyorum Jibaba'm' dedi.

Ardından adamın cinsel merkezinden kadının rahmine enerji akışı başladı.

'Doğun evlatlarım. Doğun benim kaderdaşlarım. Büyük bir amaca hizmet edeceksiniz. Sizler tarihin akışını yeniden belirlemem için bana destek olacaksınız. Birlikte zamanı yeniden yönetir olacağız. Artık engelimiz kalmayacak. Doğun oğullarım. Doğun ki düşmanlarım titresin.'

Büyücü orgazm oluyormuş gibi bir havada doğum yapıyordu. Denizin içinde kalan vajinal bölgesinden siyah dumanlar denize yayılıyordu. Yayılan bu dumanlar belli aralıklarla sıraya giriyorlardı. Arından hepsinin formu belirleniyordu. İki elleri olan bu yaratıkların dikenli kanatları vardı. Tazı dişlerini andıran vampir dişleri oldukça korkunç görünüyordu. Tek göze sahiplerdi ve kıllılardı. Simsiyah kılla kaplı vücütları ile denizin üstüne doğru çıkmışlardı. Sayıları yüzden fazlaydı.

Üstat çırağının kolunu tuttu ve kendine çekti.

'Buradan gidiyoruz Muana. Burası artık durulamayacak kadar tehlikeli bir hale geldi.' dedi.

İkili olağan sessizliklerinde bölgeyi terk etmeye koyuldular. Çalılıkların arkasından kasabanın iç kısımlarına doğru koşuyorlardı. Muana'nın gözleri koşarken bile arkasındaki orduda kalmıştı. Görünmemek için büyük çaba sarfetselerde büyücünün sevgilisinin gözleri çırağın koşan bedeniyle çoktan buluşmuştu.

...


Bir fetüs hikayesi planım vardı bundan yıllar öncesine dayanan. Fakat bu hikayeye nasıl bir giriş yapacağım konusunda zihnime düşen fikirler oldukça zayıftı. Geçen günlerde bir büyücünün doğum yapması ile ilgili bir fikir zihnime düşünce bunu hemen fetüs hikaye fikrim ile birleştirdim. Bakalım neler getirecek bu seri hikayeme.

Bu aşamadan sonra Kantrax'ın takıntılı benliğinin çırak Muana'yı nasılda zorlu bir yola soktuğunu anlatacağım. Daha sonra ise hikaye fetüs bebeğe doğru ilerleyecek...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

#1 Meşe'nin Gölgesinde

'Her nefes yeni bir başlangıçtır.'   Her zaman yaptığı gibi nehrin kenarındaki meşe ağacının gölgesinde oturmuş ve gözlerini kapatmıştı. Küçüklüğünden beri oynadığı nefesini takip etme oyununu oynuyordu. Her nefes alışı ve verişi çevresindeki seslerin derinliğini arttırıyordu adeta. Akan suyun sesi sanki her nefesinde şarkı söylüyordu.  Sırtını yasladığı ağacın gövdesinde bir sıcaklık hissetti Aia. Bu his onu ürtpertmek yerine mutlu etmişti. Ağaç onunla bağlantıya geçiyordu. Sonunda hayalini kurduğu şey gerçekleşmek üzereydi. Bir yandan nefesine odaklanırken diğer yandan ısının yoğunlaştığı bölgeyi tespit etmeye çalışıyordu. Isı ağır hareket ediyor ve gideceği yeri hesaplamaya çalışıyordu sanki. Kalbinin arka noktasına, sırtının sol kısmına yoğunlaştı ısı. Bu farklı bir deneyim oluyordu ona. Odağını kalbine yönlendirdi Aia. Artık nefes alış verişi stabilleşmişti. Aklındaki tek şey kalp atışlarıydı. Bir davul misali onu derinleştirdikçe derinleştiriyordu. Kuşların ins

#2 Zihin Denizi

'Aradığım sadece biraz ilgiydi.' demişti arkadaşlarına veda ederken Umber. Artık hiçbir şeyin gerçek anlamda umurunda olmamasından korkuyordu. Nitekim bu gerçekleşmek üzereydi. Yıllarca hep umursuz, vurdumduymaz bir imaj yansıtmıştı çevresine. Fakat içinde hep bir karmaşa ve hep bir umursayan, acı çeken yan vardı. Olmak istediği şeyi dış görünüşüne yansıtmayı başarmıştı fakat iç dünyasına yapacak cesareti yoku. Kendisini kaybetmekten, başka bir şeye dönüşmekten öyle korkuyordu ki sonunda o eşiğe geldiğini fark etmemişti bile. Evinin merdivenlerine tırmanırken aklında arkadaşlarına ettiği veda vardı. Şakanın dozunu fazla kaçırmışlardı. Alay etmekten zevk alır bir hale geldiklerinde içindeki alttan alan yanı bir kenara fırlatıp hepsine içindeki karmaşayı tattırmıştı. Fakat beklediği anlayıştan ziyade ön yargı duvarından seken yalnızlığı alabilmişti sadece. Uzun uzun yürümüştü yanlarından ayrıldığında. Kulağına taktığı kulaklıktan çalan The Monster isimli şarkı sanki ona bir şe

#17 Deniz Feneri / Part 2

Üzerindeki şoku atan Yukio, şifacı kadın ve yaşlı fener bekçisi ile birlikte şöminenin aydınlattığı odada sohbete devam ediyorlardı. Aslında sadece Yukio konuşuyor, diğerleri onu dinliyorlardı. Denizden çıkarıldıktan sonra yeniden doğmuş gibi hisseden insan, beden fonksiyonlarını yeniden keşfediyor gibiydi. Bulunduğu yeni sayılabilecek bu yeri idrak etmek bir yana dursun geçmişinin anılarını hatırlamak ona bu yeni yer hakkında fikir verebilecekti. O böyle umuyordu.  ‘’Ben doğduğum toprakları hatırlamıyorum.’‘ dedi. Yaşlı kadın sessiz bir tebessümle ona yanıt verdi. Bu içini ısıtmıştı. Zorlamaması gerektiğini biliyordu hafızasını. Eskiden böyle çalışıyordu zihni ama artık değil. Yukio sakince şöminede yanan ateşe baktı. Son hatırladığı anıları geldi hatırına hemen. Ogry, Ohario, Oktavius... Biri daha vardı içlerinde. Alevler içindeki şu çocuk... Adını anımsayamıyordu ama amacını biliyordu.  ‘‘O alevler içindeki genç oğlanı görüyorum. Enerjimi korumak için oluşturduğum cep evrene yerleşt